Dikkatler FED ve TCMB’nin Üzerinde

24 Tem 2023, Pazartesi

ABD : Geçtiğimiz hafta ABD’den ekonomik büyüme öncü göstergelerinden perakende satışlar verisi geldi. Haziran ayında hem manşet hem de çekirdek perakende satışlar beklenti altı kalınca güvercin fiyatlamalar güçlendi. Bir de üzerine yine aynı gün Haziran ayı kapasite kullanımı, sanayi üretimi ve imalat üretimi verilerinin de beklenti altında kalması, iyiden iyiye bu yıl FED’in tek faiz artışı yapacağı ikinci bir faiz artışı gelmeyeceği düşüncesini güçlendirdi. Bu hafta ayrıca ABD’de Haziran ayı inşaat başlangıçları, konut başlangıçları ve mevcut ev satışları verilerinin de beklenti altı kaldı. Ama ekonomide tüm bu soğuma emaresi göstergelerine rağmen Perşembe günü açıklanan haftalık işsizlik maaşı başvurusu 228 bin ile (beklenti 242 bin geçen haftaki veri 237 bindi) hem geçen haftanın hem de beklentilerin altında gelerek işgücü piyasasının sıkılığını yeniden teyit etti. Haftalık işsizlik maaşı başvurusunun beklenti altı kalması kısmi de olsa agresif FED fiyatlamasını güçlendirerek, 99 seviyesindeki dolar endeksinin 100 seviyesi üzerinde dengelenmesine neden olmasının yanı sıra, Perşembe günü ABD 2 yıllık tahvillerinde %1.43, 10 yıllık tahvil faizlerinde de %2.77’lik yükseliş yarattı. 

Geçen haftaki bu fiyatlamalar sonucunda swap tarafı önümüzdeki hafta Çarşamba günü FED’in 25 bp faiz artışı yapma olasılığını %99.2 olarak fiyatlarken, FED’in yıl sonuna kadar bir daha faiz artışı yapmayacağını düşünüyor. Swap tarafında FED’in ilk faiz indirimi de Mart 2024’te bekleniyor. Açıkçası her ne kadar şu an FED’in yılın geri kalanında bir faiz artışı yapma ihtimaline daha yakın olsam da, bu haftaki veriler sonrasında da yılın geri kalanında ikinci bir faiz artışı gelmeyeceğine piyasa kadar kesin gözüyle bakmadığımı yinelemek isterim. Çünkü işgücü piyasası verileri hala sıcak. Bu nedenle her ne kadar büyüme yavaşlıyor olsa da işgücü piyasasında hala yeterli soğuma olmadığını görüyoruz. İkinci bir faiz artışı gelecekse de bunun en temel sebebi işgücü piyasasının sıkı olması olacak. Bu Çarşamba fiyatlamaları asıl belirleyecek olan hiç kuşkusuz Powell’ın FOMC akşamı konuşması olacak. Piyasa Powell’ın konuşmasının satır aralarında yılın geri kalanında ikinci bir 25 bp’lik faiz artışı gelip gelmeyeceğini anlamaya çalışacak. Olur da piyasa Powell’ı güvercin yorumlarsa bu ABD endeksleri ve altın için iyi haber olacaktır. 

FED’in Temmuz 2023 Toplantısında Olası Faiz Oranı Düzeyleri

fed

 Kaynak: https://www.cmegroup.com/markets/interest-rates/cme-fedwatch-tool.html

ABD’den bu hafta Pazartesi günü Temmuz ayı üretim ve hizmet PMI verilerini alacağız. Salı günü de piyasa fiyatlamaları üzerinde etkisi güçlü olan Conference Board Tüketici güveni verisi önemli olacak. Yine aynı gün konut fiyat endeksi de takip edilecek. Çarşamba günü diğer önemli konut piyasası verilerinden inşaat izinleri ve yeni konut satışlarını karşılayacağız. Perşembe günü de ABD’nin ikinci çeyrek büyüme rakamı önemli olacak. ABD ekonomisinin ikinci çeyrekte %1.8 büyümesi bekleniyor. Yine aynı gün enflasyon için öncü göstergelerden 2. çeyreğe ait reel tüketici harcamaları ile bireysel tüketim giderleri verileri takip edilecek. Her Perşembe olduğu gibi haftalık işsizlik maaşı başvuruları işgücü piyasasının hala sıkı olup olmadığını gösterecek. Yine Perşembe günkü manşet ve dayanıklı mal siparişleri de tüketim kanadı hakkında fikir sunacak. Elbette Cuma günü ABD’den gelecek olan ve FED için favori enflasyon göstergesi olan çekirdek ve manşet PCE verileri de piyasa tarafından yakından takip edilecek. Aynı gün açıklanacak olan Michigan Üniversitesi kısa ve uzun vadeli enflasyon beklentilerindeki son durum da enflasyon hakkında bize bilgi verecek. ABD’de yakın vadede iyi (kötü) gelen verilerin kötü (iyi) piyasa yaratarak agresif (güvercin) FED fiyatlamalarına destek olması beklenebilir. Ayrıca ABD’de ikinci çeyrek bilançoları bu haftada devam edecek. 

Avrupa : Avrupa tarafından da geçen hafta ağırlıklı olarak enflasyon verilerini aldık. İtalya’da Haziran ayında manşet TÜFE %7.6’dan %6.4’e gerilerken, asıl sürprizi İngiltere enflasyonu yaparak çekirdek TÜFE Haziran’da yıllık olarak %7.1’den %6.9’a (beklenti %7.1), manşet TÜFE’de yıllıkta %8.7’den %7.9’a (beklenti %8.2) beklentilerden daha fazla gerileme gösterdi. İngiltere’nin beklenti altı gelen enflasyonu sonrasında  İngiltere Merkez Bankası (BOE) için tepe faiz oranı tahmini %6’nın altında  %5’e kadar geriledi.

Euro bölgesi geneline ait Haziran ayı final TÜFE okuması ise kötü bir sürpriz yaparak en sorunlu kısım olan çekirdek TÜFE %5.3’ten %5.5’e (beklenti ve ilk okuma %5.4’tü) yükselirken, aylık çekirdek TÜFE’de %0.2’den %0.4’e (beklenti ve ilk okuma %0.3’tü) yükseldi) yükseldi. Haliyle çekirdek enflasyondaki bu yukarı yönlü sürpriz sonrasında ECB’nin Temmuz sonrasında ek bir faiz artışı gelme ihtimali de güçleniyor diye düşünüyorum. Çünkü ECB üyelerinin enflasyon konusunda asıl dem vurduğu yer çekirdek enflasyonun yüksekliği ve katılığı. Geçen haftaki bu veriler sonrasında 27 Temmuz Perşembe günü 25 bp artış yapma %95.1 olasılıkla fiyatlanırken Eylül’de ikinci bir 25 bp’lik artış şimdilik %65.2 olasılıkla fiyatlanıyor. Elbette Perşembe günkü faiz kararı kadar Lagarde’ın ileriye dönük sözlü yönlendirmeleri çok önemli olacak. Çarşamba günü FED ve Perşembe günü ECB kararları sonrasında dolar endeksi ve paritelerde volatilite güçlü olabilir. 

ECB’nin Faiz Artırım Olasılıkları

faiz

Kaynak: Bloomberg Terminal

Avrupa’dan bu hafta Fransa, İspanya ve Almanya’nın Temmuz ayı TÜFE rakamları takip edilecek. Pazartesi günü İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya ve Euro bölgesi genelinin Temmuz ayı imalat ve hizmet PMI verileri ekonominin genel gidişatı hakkında bize bilgi verecek. Cuma günü Euro bölgesi geneline ait işletme ortamı ve tüketici güveni verileri de yine bölge geneli için ekonomik görünüme dair bilgi sunacak.

Asya : Geçtiğimiz hafta Çin’den gelen 2. çeyrek büyüme rakamları da moralleri bozdu. Çin ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinde her ne kadar çeyreklik bazda %0.8 ile (beklenti %0.5’di) beklentilerin üzerinde büyüme göstermiş olsa da, yıllık bazda %6.3 ile (beklenti %7.3) beklentilerin %1 altında performans gösterdi. Çin’den gelen bu düşük büyüme yılın ikinci yarısında Çin kaynaklı küresel ekonomide oluşabilecek düşük büyüme performansını gündeme taşıdı. Bu bağlamda ABD Hazine Bakanı Yellen Çin’deki yavaş büyümenin ABD ve küresel ekonomi için olumsuz etkileri olabileceğini ve Asya da dâhil olmak üzere bazı ülkelerin kendi ekonomilerindeki büyümesinin Çin’in güçlü büyüme elde etmesine bağlı olduğunu dile getirdi. 

Geçtiğimiz hafta Japonya’nın Haziran ayı TÜFE’sinde de yukarı yönlü sürpriz gördük. Japonya’nın manşet TÜFE’si %3.2’den %3.3’e yükselirken yine çekirdek TÜFE’nin de %3.2’den %3.3’e bir yükseliş takip ettik.

Bu hafta Pazartesi Japonya imalat ve hizmet PMI verileri ile Salı günü yine Japonya’dan Tokyo manşet ve çekirdek TÜFE’yi takip edeceğiz. Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) 28 Temmuz Cuma günü faiz kararını takip edeceğiz. BOJ başkanı Kazuo Ueda’nın son sözlü yönlendirmeleri gereği her ne kadar enflasyondaki son dönemdeki yükselişe karşın getiri eğrisi kontrolünden ve ultra gevşek para politikasından yakın vadede vazgeçmesi beklenmese de, BOJ’un yeni ekonomik projeksiyonları özellikle enflasyonun gidişatı hakkında ne düşündüğünü anlamak açısından önemli olacak.

Türkiye : Geçtiğimiz hafta içerideki en büyük gelişme Merkez Bankası’nın faiz kararıydı. Piyasadaki medyan beklenti %20 olmasına rağmen, Merkez Bankası bu ay faizleri beklentilerin altında 250 baz puan artırarak %17.5 seviyesine çıkardı. Faiz karar metnine baktığımızda ise bir önceki metinle paralel bir biçimde enflasyon odaklı kısa bir metin olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda bu ayki metine son dönemdeki ücret artışları ile KDV ve ÖTV gibi vergi artışlarının enflasyona ilave olarak katkı yapacağı da eklenmiş. Yine metinde parasal sıkılaşmanın kademeli olarak devam ettirileceği dile getiriliyor. Bu bağlamda bundan sonraki sürede sıkılaşmanın hızına ve politika faizinin ulaşacağı tepe noktaya dair belirsizliğin ise devam ettiğini görüyoruz. Beklentim bundan sonraki sürede faiz artış hızının giderek yavaşlayacağı ve bu sene için tepe faizin de %22,5-%25 arasında oluşabileceği.

Metin her ne kadar geçtiğimiz ayki faiz karar metnine benziyor olsa da metne yeni ve önemli bir cümlenin eklendiğini görüyoruz. Bu cümle “Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır”. Yani bu demektir ki Merkez Bankası bundan sonraki sürede para politikasını sıkılaştırmayı ağırlıklı olarak faiz aracı yerine olabildiğince diğer kanallarla yapılacak. Bu bağlamda bundan sonraki sürede hem seçici kredi uygulamalarını hem de miktarsal sıkılaştırma adımlarına yönelik yoğun düzenlemeleri görebiliriz.

Geçtiğimiz Cuma Merkez Bankası’ndan PPK kararı sonrası ilk miktarsal sıkılaştırma adımı geldi. Bu karara göre TCMB KKM’de tüm vadelerde zorunlu karşılık oranlarını %15 yani yaklaşık 7 puan civarında artırdı. Bu artışın en temel amacı piyasada KKM kaynaklı oluşan likidite fazlasını çekmek. Bu düzenleme ile piyasadan 450 milyar TL’lik likidite çekilmesi planlanıyor. KKM düzenlemesindeki ikinci amaç ise KKM’den düz TL mevduata geçişi özendirmek. Bu son düzenleme ile KKM’de tüm vadelerde zorunlu karşılık artırılmasına karşılık kur korumasız yani 6 ay ve 6 aydan uzun klasik TL mevduatlarda ise zorunlu karşılık oranları sıfırlandı. Yani TCMB bankaların müşterilerini KKM yerine uzun vadeli klasik TL mevduata yönlendirsin istiyor. Bu uygulama sonrasında KKM faizleri ile 3 ay ve daha kısa vadeli klasik TL mevduatlarda bir gerileme belenirken, 6 ay ve daha uzun vadeli TL mevduat faizlerinde ise bir yükseliş olabilir. Tam da bu noktada soru şu; zorunlu karşılık oranları ile ilgili bu düzenleme tasarruf sahiplerini KKM’den çıkıp 6 ay ve daha uzun klasik mevduata geçirir mi? Piyasanın nabzını tuttuğumda bu adımın KKM’den güçlü bir çıkış etkisi yaratacak bir düzenleme olmadığı yönünde hâkim bir inanış olduğunu görüyorum. Çünkü KKM’deki yatırımcı ağırlıklı olarak faiz getirisi değil kur getirisi kaynaklı olarak KKM’de. Haliyle faiz getirisi nedeniyle hem de 6 ay ve daha uzun vadeli TL mevduata güçlü geçiş yapılması pek olası gibi görülmüyor,  çünkü Türk yatırımcısı mevduatta ağırlıklı olarak 3 aydan daha kısa vadeyi tercih ediyor. Haliyle bu düzenleme bankaların KKM hesaplarını artırma isteğini sınırlı ölçüde olumsuz etkileyebilir. Bu noktada hemen şunu da belirteyim piyasada bu düzenlemenin bankaların KKM isteğinde güçlü bir azalış yaratacağını düşünen bir kesim de var tabi. Anlaşılan o ki bundan sonraki sürede KKM’den klasik mevduata geçiş için ek adımlar görmeye devam edeceğiz. Bu nedenle bundan sonra olurda bu düzenlemelerle KKM’de çözülme başlarsa, buradan çıkan yatırımcı TL mevduata mı, dövize mi yoksa borsaya mı gider bu sorusunu çokça tartışır olacağız. KKM’den çözülme başladığında mevduat faizleri yatırımcıyı yeterince cezbetmez ise döviz ve borsaya ilginin daha da artma ihtimali öngörülüyor.

Bu arada unutmadan hemen şunu da belirteyim, KKM ile ilgili zorunlu karşılık düzenlemesi sonrasında kredi faizlerinde bir artış görebiliriz. Aslında MB’nin bu düzenleme ile en temel amaçlarından biri de tam da bu. Ama tüm kredi faizlerinden öte özellikle de şu an nispeten güçlü olduğu düşünülen bireysel kredi faizlerini artırarak bu yolla hem ithalat talebini kısıp cari açığı azaltmak hem de talep yönlü enflasyonu baskılamak. Tabi bu yapılırken seçici krediler ile dar gelirliler gibi öncellikledirilmiş gruplarda bireysel kredi miktarında bir kısıtlama olmayacaktır.

Güçlü bireysel kredilerin aksine yatırım, üretim ve istihdam için gerekli olan ticari krediler ise durma noktasında. Bu noktada ihracat ve üretim için ticari kredileri artırıcı ve hızlandırıcı adımlar görme ihtimalimiz ise oldukça güçlü. Yani bir önceki dönemde uygulanan selektif kredi politikası yine devam ettirilecek. Hatta geçtiğimiz hafta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek attığı bir twitte iç talebi dengeleyici adımlarla ihracatı destekleyeceğiz dedi. Bu anlamda iç talepte bireysel krediler kanalıyla iç tüketim baskılansa da ticari krediler ile yatırımlar artırılacak ve iç talep böylelikle dengelenmiş olacak. 

İçeride bu haftanın en önemli gündem maddesi Perşembe günü saat 14.00’te açıklanacak olan enflasyon raporu olacak. Enflasyon raporunun yeniden yazılmasıyla daha önceki enflasyon raporlarına göre daha kısa olacağını bekliyorum. Tabii ki gözler Merkez Bankası’nın bu yıl ve önümüzdeki iki yıl için enflasyon tahmininin ne kadar gerçekçi olacağında olacak. Son enflasyon raporunda sene sonu enflasyon tahmini %22.3’dü. Şu an piyasada hâkim yılsonu enflasyon beklentisi ise %60 civarında. Bakalım Merkez Bankası %22.3 olan yılsonu enflasyon tahminini ne kadar yukarı revize edecek. Elbette gözler enflasyon raporu sunumunu yapacak olan TCMB başkanı Hafize Gaye Erkan’da olacak. Sayın Erkan’ın piyasa ile ilk iletişimi olacak. Bu noktada özellikle soru cevap kısmındaki sorulara vereceği yanıtlar bundan sonra piyasa beklentilerini şekillendirme adına bir hayli önemli olacak. 

Bu hafta içeride Salı günü Temmuz ayı kapasite kullanım oranı ve imalat güveni verileri 3. çeyrek ekonomik performansına ait ön bilgi sunacak. Tabii ki bu haftanın ana gündemi Perşembe günü açıklanacak olan enflasyon raporu olacak. Yine Perşembe günü geçen hafta yapılan Merkez Bankası PPK toplantısının özetini de alacağız.  Son olarak Cuma günü Türkiye ekonomik güven endeksi ile Haziran ayı dış ticaret açığı verisini takip edeceğiz.

Arşiv

MetaTrader 5 uygulaması, tüm cihazlarınız için ücretsiz

HEMEN İNDİR

Düşük fiyat farkı (spread) ve gecelik faizle (swap) işlem yapın

Manipüle edilemeyen, derinlikli bir piyasada anlık yatırım yapın

Kaldıraçlı işlem ve hedging'le döviz/sektör riskini sigortalayın

Hemen Türkiye’nin Forex Şirketi’nde yatırıma başlayın