FED’in faiz kararı Şubat’ta açıklanacak. Aralık ayına ait toplantı notları ise Çarşamba günü yayınlandı. Aynı gün iş imkanları ve personel değişimi oranları Kasım ayı verileri de açıklandı. Beklenen 10,000M iken, açıklanan 10,458M ile istenmeyen güçlü bir veri elde edilmiş oldu. Ardından 5 Ocak Perşembe günü Aralık ayı tarım dışı istihdam değişikliği 235K ile Amerika’da iş gücü piyasasının hala çok güçlü olduğunu göstererek aslında FED’in Şubat ayında faiz artırımına gideceğini kendiliğinden göstermiş oldu. Ancak bu durum iyileştirmeye giden yolda sorunlar yaratacaktır. Bu kadar faiz artırımı daha önce hiç yapılmadığı için nasıl bir sonuç doğuracağı bilinmemektedir. Bu duruma rağmen toplantı notlarında da görünüyor ki izlenecek politika 2023’te faiz artırımına devam etmesi yönündedir. 2024 yılında ise bu politikaya son verilecektir. 2025 senesinde hedeflenen %2 enflasyona seviyesine ulaşılacağı tahmin edilmektedir. Ancak %2 hedefini zorlaştıran etkenler olan Rusya-Ukrayna savaşı enerji ve gıda fiyatlarında artış ve belirsizlikleri beraberinde getirmeye devam etmektedir.
6 Ocak Cuma günü işsizlik oranı %3,5 ile düşüşle açıklandı. 1969’dan beri işsizlik oranı en düşük seviyede. FOMC notlarına bakılacak olursa bu değerler hala çok kuvvetli çıkmaya devam ederse %2 enflasyon hedefine erişmek amacıyla Komite 2023’te kesinlikle faiz indirimine gidilmemesi taraftarı olacaktır. Komite aynı zamanda hedeflenen veriler için oybirliğiyle hedef faiz oranı aralığının %4.25 – %4.50 arasında olması gerektiğine de karar verdi. Ancak, istenilen noktada bu kararın %5’lere çıkarılma ihtimali de söz konusu.
6 Ocak Cuma akşamı FED politika yapıcılarından Cook, konuşmasında önceliğinin enflasyonu %2 seviyesine indirmek olduğunu yineledi. Verilerin iyileşme gösterdiğini ancak seviyelerin 2021 senesinin ilk yarısındaki korkulan seviyelere indiğini, hedeflenen veriler için çalışmaların devam edeceğini, %2 enflasyon seviyesi ve güçlü iş gücüne sahip olacağını açıkladı.
İş gücü piyasasının hala çok yüksek olması FED için büyük bir sorun teşkil ediyor. Geçen hafta Amazon’un 18,000 kişiyi işten çıkaracağı haberi geldi. Ardından ise Goldman Sachs 3200 kişiyi bu hafta işten çıkaracağını açıkladı. Bu furyaya dahil olan şirketler arasında Intel, Google, Sisco ve HP de var. Son bir aylık hareketlerine de bakılırsa teknoloji şirketleri hala 50 bps’ı fiyatlayabilmiş değil ve işten çıkarmalar daha yüksek oranda devam edecek gibi gözüküyor. Ancak işten çıkarmalar sorunu çözmüyor. İşten çıkarılanların iş bulamaması gerekir. Çünkü fırsatlar var olmaya devam ettikçe döngünün güçlü veriler yaratması kaçınılmaz oluyor. Bankaların işten çıkarmalarının ana sebepleri ise pandemi zamanında şirketlerin iflas etmesi, iflasa yakın olması, güçlü bilançolara sahip olmamaları gibi etkenler başta geliyor.
Powell, Stokholm’de dün (10 Ocak) gerçekleştirilen merkez bankası bağımsızlığı sempozyumundaki konuşmasında FED’in para politikalarındaki bağımsızlığından, bu bağımsızlığında maksimum iş gücü ve fiyat istikrarında uyguladığı politikalardan ve kendi ‘örgülerine’ sağdık ve transparan kalmalarından bahsetti . Ve önemli kısım aslında konuşmasındaki son cümlesi olan FED’in bir “iklim politikacısı” olmadıklarını ve olmayacaklarını vurgulamasıydı. Yani ‘daha yeşil’ ekonomi şu an öncelikleri değil. Ne olursa olsun iklim politikalarında da değişecek fazla bir şey yok ve FED’e bu konuda çok minimal görev düşüyor. Powell, burada önceliklerinin enflasyonu düşürmek ve ekonomiyi olması gerektiği noktada güçlü hale getirmenin öncelikleri olduğunu yinelemiş oldu.
